BUGÜNKÜ KONUMUZ “AŞK” « AFŞİN HABER

SON DAKİKA
Kürtçe mp3 indir

19 MAYIS VE GAZZE…!

GENEL, GÜNCEL, MANŞETLER, YAŞAM, YAZAR

BUGÜNKÜ KONUMUZ “AŞK”

Bu haber 21 Ağustos 2023 - 10:21 'de eklendi.

Padişah, dönemin en bilge beş kişisini çağırmış…

Aşk nedir? diye sormuş bu bilginlere. Merak ettiğim bu konuda araştırma yapın ve üç gün içinde bir cümle olarak bana özetleyin diye buyurmuş.

Üç gün sonra hepsini çağırmış ve cevaplarını istemiş.

İlk bilge, aşk, bir körün bir sağıra “çok güzelsin” demesidir demiş.

İkinci bilge “beğendiğimiz bedenlere, hayalimizdeki ruhları koyup buna aşk diyoruz” demiş.

Üçüncü bilge “aşk, yaralıyken asla bulamayacağımız garip bir kan grubudur” demiş.

Dördüncü bilge “aşk, derdini anlatmak için konuşmak zorunda kalmamaktır” demiş.

Beşinci bilge “birine seni mahvetme yetkisi vermek ve bunu kullanmayacağına güvenmektir” demiş.

Bilgelerin hepsinden farklı tanımlar gelince padişahın kafası karışmış. Bir de bu konuyu aşkı yaşayana sorayım demiş.

 Leyla ile Mecnunun aşkını duymuş ve merak etmiş Leyla’yı. Mecnun’u bu kadar âşık ettiğine göre olağanüstü bir güzelliği olmalı bu kadının diye düşünmüş. Emir vermiş getirmişler Leyla ile Mecnun’u huzuruna. Bakmış Leyla alelade, sıradan bir kadın. Hayal kırıklığı yaşayan padişah, “Mecnun bu sıradan kadının neyinden bu kadar etkilendi, yandı yakıldı da aşkından çöllere düştü!” diye hayretler içerisinde sormuş Mecnun’a aklından geçenleri.

Mecnun mahcup ve bir o kadar da mütevazı ses tonuyla; “gördüğünü herkes sever, sen onda kimsenin görmediğini bulacaksın. Eğer gerçek aşk istiyorsan ten’e değil, kalbe dokunacaksın. Kime sorsan “önemli olan insanın iç güzelliğidir” der, ama insanoğlu işte dışını beğenmediği birinin içini merak etmez…!  Velhasıl “Mecnun olmayana leyla görünmez padişahım. Ah keşke Leyla’yı bir de benim gözümden görebilseydiniz” demiş.

Mecnun Leyla’yı nasıl görüyordu, Padişah duyduk ve gördüklerinden ne sonuca vardı bilmiyoruz. Ancak biz hikâye dinleyicileri bir sonucu hak ederiz her zaman. Bu kısa aşk hikayesinden ne çıkar ben de tam olarak bilemiyorum. Ancak emin olduğum şey, herkesin duygularını kendine göre deneyimlediğidir. Kendince yaşadığı, kendince biçimlendirip kendince evirdiği, diktiği, kendince giydirdiğidir.

Bu yazıyı yazdığımıza göre bize düşen, kendi fikri beyanımızı da yapmamız lazım geldiği üzere bence Aşk kaybolmaktır. Âşık olduğunda yitmektir. Aynı zamanda vazgeçmektir… Kendinden, yaşamından geçip aşkında vücut bulmaktır. Yok olmaktır, geçmiş benliğinden uzak benliğine doğru hızla seyahat etmektir. Başkalaşmaktır, değişmek, dönüşmektir. Kimsesizlik alemine geçiş, sessizliğe gömülmektir. Bulunduğu mekândan çıkıp kendi kurduğu şehrin sokaklarında dilenci misali konaklamaktır. Ölmektir, hal değiştirip maddeyi soyunmaktır. Kimsesizliği giyinmek, yurtsuzluğu sarınmaktır. Gurbete düşmektir, yârin olmadığı mekanlarda sürgüne kalmaktır. Mana alemine geçiş madde aleminden vazgeçiştir.

  Velhasıl dostlar, gözlerimiz, zihnimizin kabul ettiğini görür. Öyleyse aşk kendisini başkasında görmek, madde aleminden çıkıp ikinci yaşama geçmektir. Ruhunun farkına varmak ve onun içinde kaybolmaktır…Maddeyi manada yoğurup, tenle tini tekleştirmektir…

İyi midir kötü müdür bilemem dostlar. Ama “AŞK” ı yaşamamış bedenler maddenin sıradanlığını aşamamış, maddeye manayı katamamış, manada ilahi vecde varamamış ve yaşamın anlamına ulaşamamış fenomenlerdir. Vuslat odur ki Aşk’la beden şenlensin, kıymetlensin ve kutsansın. Nihayet yaşam anlamını bulsun…

Sözün kısası iyidir derler. Öyleyse size bugünkü son sözün şu olsun. Allah aşk versin ve yolculuğunuz “AŞK” a olsun…

Afetsiz günler, Aşk dolu yolculuklar dileğiyle…

*

HÜSEYİN KANZA

Hüseyin KANZAhuseyinuzman_@hotmail.com