İNSAN, ÖĞRETMEN ÖLDÜRÜR MÜ? « AFŞİN HABER

SON DAKİKA
Kürtçe mp3 indir

19 MAYIS VE GAZZE…!

GENEL, GÜNCEL, MANŞETLER, YAŞAM, YAZAR

İNSAN, ÖĞRETMEN ÖLDÜRÜR MÜ?

Bu haber 09 Mayıs 2024 - 7:29 'de eklendi.

Bugün medyada bir öğretmenin öğrencisi tarafından vurularak öldürüldüğünü okuduk. İnsan olan herkes üzülmüştür. Kabul edilemez, hazmedilemez bir durum değil mi? Bu tür olaylarda hemen aklıma geliyor insan nedir (?) sorusu. Bu soruya “Ortak Paydamız Afetler” isimli kitabımın 5.sayfasının ilk paragrafındaki tanımla başlamak istiyorum.

“Dinamik bir oluşum içerisindeki insan varlığını tanımlamak kolay değildir. Yeterli bir tanımı da hiçbir zaman olmayacaktır. Çok çeşitli cevapları olan bu soruya ünlü filozoflardan Konfüçyüs “insan, öğrenen hayvandır” diye karşılık verirken, Thales “araştıran”, Sokrates, “sorgulayan”, Sofistler “kazanan”, Platon “toplumsal”, Aristo “düşünen hayvandır” der. Gazali için “İnsan, tutarsız bir hayvandır”, Descartes olaya başka bir pencereden bakar ve “insan, konuşan hayvandır” der. İnsanla alakalı belki de en çarpıcı tanımı Nietzsche söyler ve der ki “insan, düpedüz hayvandır!”

Birçok düşünürün tanımıyla resmetmeye çalışmıştık insanoğlunu. İnsanın tanımı çok çeşitli şekillerde tarif edildi ancak birçok düşünür, insan denilen canlının eğitilmeden insan vasfını alamayacağını da ifade eder. Öyleyse insan olma sürecimize biraz göz atalım mı?

Toplum bireylerden ve bireylerin yetiştiği ailelerden oluşur. Varlığını geçmişinde sahip olduğu ve bugünde devam ettirdiği maddi ve manevi değerlere borçludur. Yeni kuşaklara sürekli aktarılarak devam eden bu değerler ailede başlar, eğitim yoluyla hayat bulur. Anne karnından başlayan, kucağından devam eden ve üniversitedeki profesöre kadar kişiyi oluşturan bu süreç kültürün, şartların, zaman ve mekânın harmanıdır. O yüzden “insan olmaz, oluşur” denir.

Örneğin çocukluğunda etik değerleri öğrenememiş bir kişinin, yetişkin olduğunda etik olmasını bekleyemezsiniz. Etik ilkeleri benimsememiş kişiler, bencil olup kendi menfaatlerini tüm değer yargılarının önünde görerek yaşamını sürdüren insandır.  Ailede yetişen çocuk anne-babasını gözleyerek büyür. Yani ailenin değerleri çocuğun değerleri haline gelir ve bu durum nesiller boyu aktarılarak devam eder. Kültür haline gelen bu yaşam biçimi kanıksanır ve hayatın gerçeği haline dönerek içselleştirilir. Dolayısıyla etik değerlere sahip olmayan bireylerin dünyasında Empati, Vicdan, Öz-kontrol, Saygı, İyi yüreklilik, Hoşgörü ve Adil olmak da bulunmayacaktır. Bu ilkelerin eksik olduğu bireylerin oluşturduğu toplum mutlu, huzurlu ve diğer canlıların hayatına saygı duyan bir yaşamı öncelemeyecektir. Çünkü bu tip bireylere göre, çevre dengesi, diğer insanlar, kamu yararı, hak, hukuk vb. hal ve durumlar önemli olmayıp, kendi kişisel çıkarlarını karşılayan davranış doğru davranış olacaktır.

HAYATI NASIL VE KİMDEN ÖĞRENİRİZ?

Bu sorunun cevabını verdik sanırım. Doğduğumuz aile ve bu ailenin içinde bulunduğu toplumsal yapı, yani kültür bizi oluşturur. Tabi ki bizi en çok şekillendiren kişilerden bir tanesi de rol model olan öğretmenlerimizdir. Öğretmenden öğreniriz birçok şeyi. Öğrendiğimiz şeyler olumlu yönde bir davranış değişikliği sağlayabileceği gibi olumsuz yönde bir davranış değişikliği de sağlayabilir. Zira insan davranışlarının nedeni ve kişiliğin gelişimi bireyin öğrenme tarihçesinden anlaşılabilmektedir. İnsanlar yaptıkları davranış sonucunda ödül ve ceza alma durumlarına bağlı olarak bir davranışı öğrenirler. Öğrenilen bu davranış pekiştirilmeye devam edildiğinde alışkanlık haline gelir ve kişiliğin bir parçasını oluşturur.

KURALLAR KİMİN İÇİNDİR?

Toplumsal varlığız ve dünya üzerindeki serüvenimizde huzurlu ve güvenli yaşamanın yollarını aramış, bitmeyen bir süreç olan bu hali devam ettirmişiz. Yaşamını güven, huzur ve düzen içerisinde geçirmek isteyen insanoğlu, bunu sağlayabilmek için kendisine bir takım kurallar koymuştur.  Bu kuralları dini, ahlaki ve hukuki kurallar olarak gruplamak mümkündür.

                Toplumu oluşturan bireyler tarafından uyulması amacı ile konan bu kurallar çoğu kez bireyin çıkarları ile çelişmiştir. Oysa toplum varlığının devamı ve faydası gereği bireylerin bu kurallara uymasını bekler ve ister.

Antik Yunan dönemi düşünürlerinden Aristo’ya göre “hiçbir insan iyi değildir. Hiçbir insan da tam olarak kötü değildir.” Fayda temelli yaşayan insan çevresini örüntülerken maksimum çıkarını gözetir. Dolayısıyla kendi yararına göre hareket eden insanın iyi – kötü olmasını, faydası karşısındaki kişilerin pozisyonları belirleyecektir. Bu faydanın ne olacağı hiç önemli değildir. Maddi veya manevi kazançlarımızın karşısındaki herkes kötü, bize fayda sağlayan her şey iyi’dir. Ancak bize iyi gelen bir başkası için kötü, kötü gelende bir başkası için iyi olabilir. Çünkü insanın doğasında iyi ve kötü olma hali, varlığının nedeninden kaynaklı bir olgu olarak zaten vardır. Öyleyse hiçbir insana iyi ya da kötü insan diyemeyiz.

Sadede gelirsek, bir toplumun koymuş olduğu kuralların uygulanmasını sağlayacak, kişiyi İYİ olmaya yönlendirecek ilk sosyal ve önemli organ AİLE’ dir. Ailenin birçok fonksiyonu vardır. Bunların başında yetiştirdiği insan gücüyle topluma hizmet etmenin yanında aile bireylerine mutluluk vermek gelir. Mutsuz çocuklar mutsuz ailelerden hayat bulur ve bu hayattan kurallara riayet eden İYİ insan yetişmez. Kuralları tanımayan, kabul etmeyen insanlar da toplumdaki her türlü anarşinin en büyük sebebidir.

Burada sorulması gereken en önemli soru şudur: Toplumun mevcut kurallarına karşı çıkan kişinin bu çıkışının temelinde ortak fayda var mıdır? Bu yapılan karşı eylem doğaya faydalı mıdır ve bunun faturası kime kesilmelidir?  Eğer yanlış giden, topluma uzun vadede zarar verecek bir duruma karşı bir kalkışma varsa saygı görmelidir. Aksi durum ise cezalandırılmalıdır. Çünkü insanlaştıramadıklarımızı kontrol altında tutmak zorundayız.

Son soru: 17 yaşında eline silah alarak, topluma faydalı insanlar yetiştirmeye adanmış bir ışığı söndüren, İYİ yi, topluma adanmış bir canı, öğretmenini katleden canlıya İNSAN denir mi?

İnsanın bol, afetsiz günlerin çok olduğu bir dünya dileğiyle…

*

HÜSEYİN KANZA

Hüseyin KANZAhuseyinuzman_@hotmail.com