Kelime olarak Arapçadan dilimize geçmiş bir sözcük olan “Zaman” Türk Dil Kurumuna göre; bir işin bir oluşun içinde geçtiği ya da geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit, belirlenmiş olan andır. Çağdır, mevsimdir, devir ve dönemdir.
İnsanoğlu olarak zamanın içinden geçtiğimizi düşünürüz. Dünya dediğimiz bu âleme ölçüler koyar, sonra da koyduğumuz bu ölçülere uyar, tabi oluruz. Anlam yükleriz, hislerimizle şekillendirir ve yaşadığımız süreyi belirleriz. Hadi takıldığımız ve özelleştirdiğimiz duraklardan birisi olan, bizim ölçütlerimizde bir yılın bitip yeni bir yılın başlaması olarak tanımladığımız, kendimizce anlamlandırdığımız bu süreye bir isim verelim. Mesela “2022” diyelim. Bu sayıyı yaşamımızla örüp, ilmikleyelim. Sevgiye, nefrete, neşeye, öfkeye, güzele ve çirkine boğalım. Heves ve arzularımızla doldurup, kıskançlıkla sarıp sarmalayalım. Ve hep eskitip, bitirelim. O bizi, biz onu eksiltelim…
13.7 milyar yıllık evrenin içinde bir toz tanesi olan dünya dediğimiz 4.5 milyar yıl yaşındaki bir gezegen ve arz küre üzerinde daha dün var olan insanoğlu… Varlığın merkezi, bütün zamanların efendisi ve doğanın hâkimi… Fizik ve Metafiziğin mucidi, isim babası… Ancak inancımıza göre sadece ve sadece kendisine bahşedilenlerle imtihan olunan bir kul… Hemen her şeyiyle zaman diye tanımladığımız fizik ötesi duruma ayarlı, mahkûm edilmiş bir sistem…
2022 bitti. Belirlediğimiz ölçü ve bu ölçüyü adlandırdığımız rakamlara göre 2023 yılına giriyoruz. Kutlu olsun! Yanlış anlaşılmasın lütfen Noel’ i kutlamıyoruz. Noel, her yıl 25 Aralıkta Hz. İsa’ nın doğumunun kutlandığı Hristiyan bayramıdır. Kaldı ki Noel sözcüğünün kökeni Latince Natalis (doğum) kelimesinden gelmektedir. Bazı ülkeler 24-25 Aralık tarihlerinde bazıları da 6 Ocak’ı Noel olarak kutlarlar. Hristiyanların inancının yaşandığı ülkeler Noel tatilini yılbaşı tatiliyle birleştirerek yeni yılı birlikte kutlarlar. Dana eski döneme baktığımızda 25 Aralık tarihi Roma İmparatorluğu’nda güneş tanrısının doğum günü olarak kabul edilirdi.
Türklerde ise bu kutlamanın adı Nardugan’ dı. Moğol dilindeki Nar (Güneş), Türk dilindeki Tuqan (Doğan) sözcüklerinden oluşmuştur. Tatarlar bu bayrama Koyaş, Başkurtlar, Udmurtlar Nardugan veya Mardugan, Çuvaşlar Nartavan veya Artukan, Zırizyalar Nardava, Mokşalar Rardvan adını vermişlerdi.
Dün olduğu gibi bugün de bütün dünya genelinde yılbaşı kutlaması dinsel bir kutlama değil, evrensel kültürün bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu kutlamalara katılanların katılmayanları, katılmayanların katılanları rencide edici söz söylemesi, olumsuz fiillerde bulunması etik değildir. Genel ahlaka ve toplumsal kurallara, inanılan dinin emir ve yasaklarına uyarak yapılan her türlü eylem ve tutum kabul edilebilir bir faaliyet olarak değerlendirilmelidir. Velhasıl dostlar, dini bayramlar, kandiller, ulusal bayramlar ve yılbaşı gibi özel gün olarak kabul ettiğimiz bu kutlamalar, hediye alıp vermeler insanlarda mutluluk, kaynaşma, birliktelik ve herkese karşı sorumluluk duygularını geliştiren fırsat dolu zamanlar olarak değerlendirilmelidir.
Bütün bunların ardından hayatlarında bulunma şansına sahip olduğum insanlara sesleniyor ve diyorum ki: “Sevdikleriniz ve sevenlerinizle size verilen yaşama şansını her zaman sağlık, huzur ve mutlulukla geçirmenizi istiyorum. İyilik dolu zamanlarınız olsun. Doğayla barışık, bütün canlıların yaşam hakkına saygılı ve tertemiz bir dünya diliyorum. Sahibi olduğumuz ve bizlere bahşedilmiş olan zamanın tüm insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirmesini arzu ediyorum.”
Ve sevgili dostlar insanlığın en çok ihtiyacının olduğu bu dönemde, tüm dünyada her türlü kaostan uzak, barış, huzur ve kardeşlik dolu nice yıllarımız olsun diyor, sevgi ve saygılar sunuyorum…
Afetsiz günler dileğiyle…
*
HÜSEYİN KANZA