RİSK VE KRİZ YÖNETİMİ… « AFŞİN HABER

SON DAKİKA
Kürtçe mp3 indir

19 MAYIS VE GAZZE…!

GENEL, GÜNCEL, MANŞETLER, YAŞAM, YAZAR

RİSK VE KRİZ YÖNETİMİ…

Bu haber 14 Nisan 2023 - 6:21 'de eklendi.

     Kurumların kuruluş amaçları vardır. Her kurum bir ihtiyaç için ve tabi ki bu ihtiyaç çerçevesinde hizmet için kurulmuştur. 2009 yılında üç ayrı genel müdürlük (Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü) kapatıldı ve bu genel müdürlüklerin görevleri tek çatı altında toplanarak 2009 Yılında 5902 sayılı yasayla Başbakanlığa bağlı AFAD kuruldu. Aslında Türkiye bu hamlesiyle Kriz Yönetimi anlayışından vazgeçip Risk Yönetimi anlayışını benimsiyordu. Yani olay olsun, müdahale edelim ve iyileştirelim alışkanlığından, olay olmadan önce hazırlık ve zarar azaltma çalışmalarını önceleyip direnç kazanarak farkındalık yaratmak amaçlanmıştı.

                 Tabi ki bir konuyu iyi anlamak ve yargıda bulunabilmek için konuyla ilgili kavramların tam ve doğru olarak bilinmesi en önemli husus olacaktır. Çünkü kavramların manasını değiştirdiğimizde veya yitirdiğimizde sonuçlarımız da yanlış olacaktır. Yukarıda birkaç kavramı bir örnek üzerinden açıklamaya çalıştık. Ayrıca AFAD tarafından yayınlanan birçok kitap, broşür ve yazıda risk; “ekonomik, sosyal, fiziksel, kültürel ve siyasi nedenlere bağlı olarak bir tehlikenin afete dönüşme olasılığı ve yol açması beklenen olumsuz sonuçlar, kayıplardır” diye tanımlanmaktadır. Yani risk potansiyel kayıptır. Daha da açık yazarsak risk= tehlike x hasar görebilirliktir. Afet yönetimi açısından risk, bir tehlikenin gerçekleşmesi halinde meydana gelecek kayıplar olarak tanımlanır.

     Öyleyse tanımını yaptığımız bu kavramın hayata geçmesi, yani toplumun yaşamına etki etmesi, vatandaşlar ve kurumlar tarafından içselleştirilmesi nasıl mümkündür diye aklımıza bir soru da gelebilir. Öncelikle hedefi Türkiye coğrafyası olarak tespit edelim. Bu coğrafyada ekosistemi daha da özelinde insan yaşamını tehlikeye düşüren bütün durumların tespitini, analiz edilmesini, azaltılmasını, kaynak sağlanıp önceliklerin belirlenmesini, her türlü planlamaların yapılarak uygulamaya sokulmasını ve hayata geçirilmesi sürecini RİSK YÖNETİMİ olarak tanımlayabiliriz.

     Bu tanımdan hareketle karşımıza çıkan parametrelerin hayatımızda yer edebilmesi bir üst iradeyi gerektiriyordu ki bunun adı AFAD oldu.

     AFAD’ ın kendisini içinde bulduğu sorunlarından bazılarına baktığımızda; hızlı ve kontrolsüz kentleşme, yetersiz fiziksel yaşam koşulları, yetersiz altyapı, zayıf planlama ve kontrol, nüfusun artması, çevrenin bozunması, uygunsuz arazi kullanımı, afet hassasiyeti olan bölgelerdeki nüfus artışı, afet duyarlı yaşam ve eğitimi eksikliği gibi hususlar ön plana çıkmaktadır. Buradan da afet yönetiminin sadece müdahale değil, bir sosyo-ekonomik kalkınma problemi olduğu görülecektir.

     Dolayısıyla AFAD’ ın sürdürülebilir kalkınmayı esas alan risk odaklı, etkin, etkili ve güvenilir hizmet sunan uluslararası düzeyde model alınabilecek yönlendirici ve koordinatör bir kurum olmanın yanında, öne çıkan ve konuşabileceğimiz risk yönetiminin gereği olarak iki temel amacı vardı.

1-BÜTÜNLEŞİK AFET YÖNETİM SİSTEMİNİ HAYATA GEÇİRMEK

2-TOPLUMUN AFETLERE KARŞI DİRENCİNİ ARTTIRMAK.

     Peki, Türkiye de 1999 da hiç olmayan bütünleşik afet yönetim sistemi nasıl hayata geçecek ve Türk toplumu afetlere karşı nasıl direnç kazanacaktı?

     Kurulduğu 2009 yılından bu yana, geride kalan 14 yılda AFAD ne kadar başarılı oldu?

     Bu soruları bir vatandaş olarak okuyup anlamlandırabiliyorsanız, normal yaşam döngünüz içerisinde afet ve acil durumlarla ilgili kendinizde ve çevrenizde bir farkındalık hissediyorsanız AFAD başarılı olmuştur ve doğru yoldadır diyebiliriz. Aksi halde nelerin yanlış olduğunu bulmamız, neyi yanlış ve eksik yaptığımızı tespit etmemiz, arızaların tespiti açısından toplum olarak kendimizi ve yaşam alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz şarttır diye düşünüyorum.

Afetsiz günler dileğiyle…

Hüseyin KANZAhuseyinuzman_@hotmail.com